Uluslararası Çalışma Örgütü "ILO"
Uluslararası Çalışma Örgütü, 1919’da imzalanan Versay Anlaşmasında öngörülen Milletler Cemiyeti ile ortaya çıkmıştır. Amaç, Birinci Dünya Savaşından sonra giderek büyüyen sorunlara yönelik sosyal reform niteliğinde çözümler bulmak ve reformların uluslararası düzeyde uygulanmasını sağlamaktı.
İkinci Dünya Savaşından sonra, Filadelfiya Bildirgesi ile birlikte, ILO'nun temel amaç ve ilkeleri dinamik bir yeniden oluşum ve genişleme sürecine girmiştir. Bildirge, savaş sonrası ulusal bağımsızlıkla birlikte büyümeyi öngörmüş, gelişmiş dünya ile büyük ölçekte teknik işbirliğinin başlangıcının müjdecisi olmuştur.
Uluslararası Çalışma Örgütü, sosyal adaletin ve uluslararası insan ve çalışma haklarının iyileştirilmesi için çalışan bir Birleşmiş Milletler ihtisas kuruluşudur.
Dünya savaşının yarattığı karışıklık sonucu ortaya çıkan ve üç çeyrek asır süren değişim kargaşası ile yoğurulan Uluslararası Çalışma Örgütü, evrensel ve sürekli barışın ancak sosyal adalet ile sağlanabileceğini savunan bir temel ilke üzerine kurulmuştur.
İnsan haklarına saygı... yeterli yaşam standartları... insanca çalışma koşulları... istihdam olanakları... ekonomik güvence... bunlar ILO'nun her yerde çalışanlara sağlamaya çaba gösterdiği sosyal adaletin temel unsurlarıdır.
Uluslararası Çalışma Örgütü, Sözleşmeler ve Tavsiye Kararları yoluyla, çalışma hayatına ilişkin temel haklar, örgütlenme özgürlüğü, toplu pazarlık, zorla çalıştırmanın engellenmesi, fırsat ve muamele eşitliği gibi çalışmaya ilişkin tüm konuları düzenleyici, uluslararası çalışma standartları oluşturur. Mesleki eğitim ve rehabilitasyon, istihdam politikasi, iş hukuku, endüstriyel ilişkiler, çalışma şartları, yönetimin geliştirilmesi, kooperatifler, sosyal güvenlik, çalışma istatistikleri, iş sağlığı ve güvenliği konularında teknik yardım sağlar.Bağımsız iş ve işveren örgütlerinin kurulmasını destekler ve bunlara eğitim ve danışmanlık hizmeti verir. Birleşmiş Milletler sistemi içinde Uluslararası Çalışma Örgütü'nün, yönetim kurullarına işçi, işverenin hükümetlerle eşit olarak katıldığı, kendine has olan üçlü bir yapısı vardır. ( www.ilo.org)
Türkiye'nin ILO ile ilişkileri 1927 yılına dayanmaktadır. Ülkemiz Milletler Cemiyeti'nin üyesi olmadığı için o yıllarda ILO çalışmalarına gözlemci statüsüyle katılmıştır. 1932 yılında Milletler Cemiyeti'ne üye olduğunda ise ILO'nun da üyeliğini kazanmıştır. Ülkemiz, o tarihten bugüne kadar ILO çalışmalarına üye ülke sıfatıyla katılmıştır.
Ülkemiz, ILO Yönetim Kurulu'nda 1948-1951, 1954-1957 ve son olarak 1996-1999 dönemlerinde Asil Üye, 1975-1978, 1987-1990 ve 2002-2005 dönemlerinde de "Yardımcı Üye" sıfatıyla yer almıştır.
Türkiye, aralarında temel çalışma haklarına ilişkin sekiz sözleşmenin de bulunduğu uluslar arası çalışma sözleşmelerinden 56'sıını onaylayarak ulusal mevzuatına katmıştır.
ILO ile Ülkemiz arasındaki ilişkiler, ILO’nun Ankara'da 12 Eylül 2001 tarihinde açılışı yapılan "Enformasyon Merkezi"nin hizmete girmesi ile yeni bir ivme kazanmıştır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve sosyal tarafların katkılarıyla inşa edilen söz konusu merkez, aynı zamanda ILO'nun Türkiye temsilciliğini de barındırmakta ve çok amaçlı olarak kullanılmaktadır. (www.casgem.gov.tr)
ILO Sözleşmelerinin, İşgücü Piyasalarını Düzenlemesine Yönelik İncelenmesi
İşgücü piyasasını düzenlemeye ilişkin evrensel nitelikteki bu sözleşmeler; bir yandan kabul edildikleri dönemde dünyadaki ekonomik, sosyal ve siyasal koşulları yansıtması bakımından, diğer yandan ülkemizde konuya ilişkin olarak hazırlanan düzenlemeleri etkilemesi açısından anlam ve önem taşımaktadır.
ILO’nun İşgücü piyasasının düzenlenmesine yönelik sözleşmelerine baktığımız zaman; Türkiye’nin bu sözleşmelerin çoğunu onayladığını görmekteyiz. Ancak Özel İstihdam Büroları ile ilgili 181 nolu sözleşme ve 188 nolu tavsiye kararını onaylamadığı göze çarpmaktadır. Aşağıda detaylandırılacak bu maddelerle ilgili kısa bir bilgi vermek gerekirse; Özel İstihdam Bürolarının işgücü piyasasının işleyişinde ki rolüne vurgu yapılarak, bu hakkın işçi lehine kötüye kullanılmasına karşı işçileri koruma gereğine dikkat çekmektedir.
İşsizlik Hakkında 2 Sayılı Sözleşme
ILO Kabul Tarihi: 29 Ekim 1919
Türkiye Kabul Tarihi ve İlgili Kanun: 16.02.1950 / 5543
Resmi Gazete Yayım Tarihi ve Sayısı: 18.02.1950 / 7346
ILO’nun kuruluş amacı, “Birinci Dünya Savaşından sonra giderek büyüyen sorunlara yönelik sosyal reform niteliğinde çözümler bulmak ve reformların uluslararası düzeyde uygulanmasını sağlamak” olarak belirtilmişti.
İşte 2 Numaralı bu sözleşme tam da bu amaca hizmet etmektedir. Birinci Dünya Savaşından sonra hızla büyüyen İşsizliğe karşı mücadele ve tedbir amacındadır.
Ayrıca bu sözleşmenin 2.maddesinde; “Bu Sözleşmeyi onayan her üye, merkezi bir makamın kontrölüne tabi bir resmi parasız iş bulma büro sistemi kurmalıdır.” denilmektedir.
Ücretli İş Bulma Bürolarının Kapatılması Hakkında 34 Sayılı Sözleşme
ILO Kabul Tarihi: 8 Haziran 1933
Türkiye Kabul Tarihi ve Kanun Sayısı: 11 Şubat 1946 / 4866
Resmi Gazete Yayım Tarihi ve Sayısı: 16 Şubat 1946 / 6234
Aynı konudaki 96 sayılı sözleşmenin onaylanması sonucu yürürlükten kalkmıştır.
İş Ve İşçi Bulma Servisi Kurulması Hakkında 88 Sayılı Sözleşmesi
ILO Kabul Tarihi: 17 Haziran 1948
Kanun Tarih ve Sayısı: 30.11.1949 / 5448
Resmi Gazete Yayım Tarihi ve Sayısı: 7.12.1949 / 7373
Bu sözleşmeyi onaylayan üye devletler, “kamu ve parasız bir İş ve İşçi Bulma Servisi kurmalıdır” der 1. madde.
Kurulacak kurumun diğer kamu kurumları ile tam bir işbirliği içerisinde ve milli bir programın ayrılmaz bir parçası olarak ülkenin her tarafında işe aracılık hizmetlerinin eşit bir şekilde dağılması konusunda yükümlülükler getirmektedir.
İş ve İşçi Bulma ve Mesleki Yöneltme Servislerinin çerçevesi içinde gençler için özel tedbirler alınmalı ve geliştirilmelidir. (madde 8)
“Yetkili makamlar, amme İş ve İşçi Bulma Servisiyle, kazanç gayesi takip etmeyen hususi iş ve işçi bulma büroları arasında müessir bir işbirliği sağlamak için lüzumlu her türlü tedbirler almalıdırlar.” (madde 11)
Bu madde de görüldüğü gibi işe aracılık hizmetleri sadece devlet tekelinde düşünülmemektedir. Özel İstihdam Büroları ile işbirliği çerçevesinde yürütülmesi hususu vardır.
Türkiye’de İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun kuruluş seyrini kısaca özetlemek gerekirse; 1936 tarihinde yürürlüğe giren 3008 Sayılı İş Kanuna bu alan ile ilgili maddeler konulmuştur.
Madde 63 — İşçilerin elverişli oldukları işlere yerleşmelerine ve muhtelif işler için elverişli işçiler bulunmasına tavassut hususlarının tanzimi, bir âmme hizmeti olarak Devlet tarafından yapılır.
Ayrıca bu maddede hizmetin yerine getirilmesi için merkez teşkilatı ile ihtiyaca göre de muhtelif şehir ve kasabalarda şubelerin kurulması öngörülmüştür.
64.maddede kurumun görevlerinin neler olacağı anlatılır.
Madde 65 — A) İşbu kanunun mer'iyete girmesinden sonra işçilere iş ve işlere işçi bulmak üzere, kazanç kasdile hususî idarehane açılması yasaktır.
65.maddede görüleceği gibi özel bürolar açılmasının yasak olduğu belirtilmiştir.
Madde 146 — Bu kanun, neşri tarihinden bir yıl sonra ve 63 üncü madde ile 64 üncü maddenin hükümleri ise üç yıl sonra mer'i olur. Ancak "İş dairesi,, teşkilâtına aid hükümlerin mer'iyeti, kanunun neşri tarihinde başlar.
146.maddede İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun kurulması ile ilgili 63. ve 64. Maddenin 3 yıl sonra yürürlülüğe gireceği belirtilmiştir.
İkinci Dünya Savaşının araya girmesi sonucu kurumun kuruluşu 1946 yılında gerçekleşmiştir. 21.01.1946 tarihinde kabul edilen 4837 sayılı İş ve İşçi Bulma Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun 25.01.1946 tarih ve 6215 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
ILO 88 nolu Sözleşme işe aracılık hizmetlerinde devlet tekeli öngörmezken 4837 sayılı kanun, 1936’da yürürlüğe giren 3008 sayılı İş Kanunun katı kuralları tarafından şekillenmiştir.
Ücretli İş Bulma Büroları Hakkında 96 Sayılı Sözleşme (1949 Tadili)
ILO Kabul Tarihi: 8 Haziran 1949
Kanun Tarih ve Sayısı (*) : 8.8.1951 / 5835
Resmi Gazete Yayım Tarihi ve Sayısı: 14.8.1951 / 7884
Bu sözleşmenin 1. Maddesinde Ücretli İş Bulma Büroları; Kazanç gayesi takip eden ve kazanç gayesi takip etmeyen olarak iki grupta tanımlamıştır.
ILO sözleşmeleri arasında türü kendine özgü bir yere sahip olan bu sözleşmenin en belirgin özelliği, üye ülkelere bir bütün olarak değil, içerikte öngörülen serbestîye göre II. ya da III.bölümü onaylama olanağı tanımasıdır. Bu serbesti veya seçim olanağı; üye ülkelerin işe aracılık konusunda kamu tekelini sürdürme ya da kısmen vazgeçme biçiminde ifade edebilecek sistemin esaslarını belirleyebilmek bakımından da önem taşımaktadır ( Erdut, 1998: 156).
Türkiye 96 No’lu Sözleşme’nin, istihdam hizmetlerinde herhangi bir şekilde devlet monopolü oluşturmayı öngörmeyen, III.bölümüne tercihini koyarak onaylamıştır.
İstihdam Politikası Hakkında 122 Sayılı Sözleşme
ILO Kabul Tarihi: 17 Haziran 1964
Kanun Tarih ve Sayısı: 9.11.1976 / 2027
Resmi Gazete Yayım Tarihi ve Sayısı: 20.11.1976 / 15769
Bakanlar Kurulu Kararı Tarih ve Sayısı: 29.8.1977 / 7-13875
Resmi Gazete Yayım Tarih ve Sayısı: 23.10.1977 / 16093
Bu sözleşmenin içeriği 1.Maddede açıkça gözükmektedir.
Madde:1
İktisadi gelişme ve kalkınmayı teşvik etmek, hayat seviyesini yükseltmek işgücü ihtiyaçlarını karşılamak ve işsizlik ve eksik istihdam sorununu çözümlemek amacıyla, her üye tam ve verimli istihdama ve işin serbestçe seçilmesine matuf aktif bir politikayı esas bir gaye olarak ele alacak ve uygulayacaktır;
- Bu politika;
- Açıkta ve iş arayan herkese iş sağlanmasını,
- Bu işin, imkan nispetinde verimli olmasını,
- İşin serbestçe seçilmesini ve her işçinin kendisine elverişli bir işte çalışması için gerekli nitelikleri kazanmasını, bu işte, ırk, renk, cinsiyet, din, politik düşünce, milli veya sosyal menşe ne olursa olsun niteliklerini ve istidatlarını kullanmasını sağlamak amacına yönelmiş olacaktır.
- Bu politika, iktisadi gelişme düzey ve aşamasını, istihdam hedefleri ve diğer iktisadi sosyal hedefler arasında mevcut ilişkiler gözönünde bulunduracak ve milli koşullara ve uygulamalara göre kabul edilen metotlarla yürütülecektir.
Sözleşmenin 3.maddesinde işgücü piyasasının düzenlenmesinde üçlü sisteme (işçi-işveren-devlet) işaret edilmektedir.
Madde:3
Bu sözleşmenin uygulanmasında, istihdam konusundaki tecrübe ve görüşlerinin noksansız olarak gözönünde tutulabilmesi, bu politikaların tayininde tam bir işbirliği yapılabilmesi ve bu politikalara dayanaklar bulunmasına yardımcı olunabilmesi için alınacak tedbirlerle ilgili çevrelerin temsilcilerine ve özellikle işveren ve işçi temsilcilerine danışılacaktır.
Özel İstihdam Büroları Hakkında 181 Sayılı Sözleşme
Yazının başında belirtildiği üzere ILO tarafından 19 Haziran 1997 tarihinde onaylanan 181 Sayılı “Özel İstihdam Büroları Sözleşmesi” henüz Türkiye tarafından onaylanmamıştır.
Sözleşmeye taraf olan 21 ülkeden sadece 11 tanesi AB üyesidir. Avrupa Birliği içinde 16 ülke sözleşmeyi tanımamaktadır. Sözleşme, ÖİB kavramını çalışma yöntemi olarak tanırken, çalışanların haklarının koruma altına alınmasını öngörmektedir. 11. ve 12. maddelerde örgütlenme özgürlüğü, toplu pazarlık, asgari ücret, çalışma saatleri ve koşulları, eğitim hakkı, zorunlu sağlık ve sosyal güvenlik hakkı, iflas durumunda haklarının karşılanması gibi önlemlerin alınması istenmektedir (Kaya, 2009:10)
Sözleşme günümüzde belirginleşen dönüşümün bir yansıması olması yanında, ILO’nun işgücü piyasasında esneklik ve kuralsızlaştırma yönündeki eğilimlerin de habercisi konumundadır. Gerçekten işletmelerin esneklik gereksinmesi ile işçilerin güvence gereksinmesi arasında adil bir denge kurulması çabalarının evrensel nitelikte ortaya konulması bakımından önemlidir.
181 sayılı sözleşme ile öncelikle “işgücü piyasasının işleyişinde esnekliğin öneminin bilincine vararak; özel istihdam bürolarının işgücü piyasasının işleyişinde oynayabilecekleri rolü tanıyarak; kötüye kullanmaya karşı işçileri koruma gereğini anımsatarak” 96 sayılı sözleşmenin gözden geçirildiği belirtilmelidir. Bu anlamda özel istihdam bürolarının tanımı yapılmış ve faaliyetlerine ilişkin düzenlemeler öngörülmüştür (Erdut, 1998:158).
Özel istihdam firmalarıyla ilgili 181 nolu ILO sözleşmesi, hükümetlerin 'özel istihdam firmaları tarafından tedarik edilen işçilerin örgütlenme ve toplu pazarlık haklarının tanınmasını' sağlayacak önlemler almasını öngörüyor. Ayrıca, hükümetlere, belli işçi kategorileri veya işkolları bakımından özel istihdam firmalarının faaliyetlerini yasaklama olanağı da tanıyor. Sadece bu iki hüküm bile hükümetlere, taşeron işçiliğinin yayılmasını denetim altına alma ve taşeron işçilerinin temel haklarını kullanmasını sağlama olanağı veriyor. (http://www.industriall-union.org , Üçlü tuzak: sendikalar taşeron işçiliğine karşı harekete geçiyor.)
Özel İstihdam Büroları Hakkında 188 Sayılı Tavsiye Kararı
181 sayılı sözleşmenin tamamlayıcısı olan ve ülkelere uygulamada daha geniş ve ayrıntılı olarak yol gösteren 188 sayılı tavsiyenin istihdam hizmetlerine ilişkin olarak getirilen düzenlemeleri arasında iki nokta dikkat çekmektedir. Bunlardan birincisi işçileri koruma başlığı, ikincisi de kamu istihdam kurumu ve özel istihdam büroları arasındaki ilişkiler başlığı altında toplanmıştır.
İşçilerin korunmasına ilişkin kısmına göre; sözleşmenin 1.maddesinin 1/b paragrafında belirtilen özel istihdam büroları tarafından istihdam edilen işçilerle, gerektiğinde istihdam koşullarını belirtilen yazılı bir hizmet sözlemesi yapılması gerekir. En azından bu işçilere işe fiilen başlamadan önce istihdam koşulları hakkında bilgi verilmelidir (Erdut,1998:158).
Kaynakça:
- www.ilo.org ( ILO tarihçe - ilgili sözleşmeler)
- www.casgem.gov.tr
- Erdut, Zeki (1998), "İstihdam Politikaları Açısından İşkur", Kamu İşverenleri Sendikası Yayını, Yayın No:36
- Kaya, Bahar (2009), "Özel İstihdam Büroları", İzmir Ticaret Odası Yayınları, www.izto.org.tr
- http://www.industriall-union.org , "Üçlü tuzak: sendikalar taşeron işçiliğine karşı harekete geçiyor."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder